DEVA Partili Karal’dan ‘kamu hakkı’ hutbesi yorumu: Bu hutbe vicdanların manifestosudur

DEVA Partili Hasan Karal, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu hafta tüm camilerde okunan hutbeyi değerlendirdi. Milletvekili Karal, hutbede yer alan "Kamu hakkına ihanet, sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir zulümdür" vurgusunu hatırlatarak, kamu malına yönelik her türlü istismar, kayırmacılık ve suistimalin yalnızca hukuken değil, dinen de haram ve ağır bir vebal olduğunu söyledi.

Cuma hutbesinin rüşvetten torpile, kaçak elektrikten sosyal yardım suiistimaline kadar birçok güncel meseleye ışık tuttuğunu anımsatan Karal, "Bu hutbe, sadece cami kürsülerinde değil, vicdanlarda da yankı bulmalıdır. Kamu malı, tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır. Bunu istismar eden, milletin rızkına el uzatmış olur" ifadelerini kullandı. Karal, özellikle kamu görevlilerine, bürokrasiye ve tüm vatandaşlara seslenerek, kamu kaynaklarının adil, şeffaf ve liyakat esaslı şekilde kullanılmasının hem anayasal bir zorunluluk hem de dini bir sorumluluk olduğunun altını çizdi.

Milletvekili Karal, hutbede geçen, “Bir karış toprağı haksızca alan, kıyamet günü yedi kat yeri boynunda taşır” Hadis-i Şerifini hatırlatarak, “Bu uyarı, gayrimenkul mafyacılığından vergi kaçırmaya, sahte belge düzenlemeden sosyal yardım istismarına kadar tüm alanlara ışık tutmaktadır. Her bir kamu hakkı ihlali, ateşten bir gömlektir. Kamu hakkın yalnızca hukuki değil, aynı zamanda ilahi bir emanettir. Bu hutbe devleti yönetenler, kamu görevini ifa edenler ve milletin her bir ferdi için bir iç muhasebe çağrısıdır. Kamu hakkı, dokunulmazdır. Buna sadakat, imanımızın bir gereğidir” dedi.

Milletvekili Karal, bu anlamlı hutbenin yalnızca dini bir metin olarak değil, toplumsal vicdanı diri tutan güçlü bir çağrı olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Karal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu hutbede dile getirilen uyarılar sadece cuma cemaatine değil; Meclis’ten belediyelere, bürokratlardan iş dünyasına, esnaftan ev hanımına, gençlerden kanaat önderlerine kadar toplumun her kesimine yöneliktir. Çünkü kamu hakkı, yalnızca bir hukuk meselesi değil, aynı zamanda bir iman meselesidir. Kamu hakkına riayet etmek adalete, ahlaka ve kul hakkına saygının göstergesidir. Bu milletin alın teriyle oluşturulmuş her kamu kaynağı, ortak bir emanettir. Bu emanete ihanet eden sadece haram yemiş olmaz aynı zamanda toplumun güvenini, gelecek nesillerin hakkını ve Rabbimizin rızasını da çiğnemiş olur. Kul hakkı affedilmez. Kamu hakkı ise bu milletin ortak onurudur, namusudur. Bu nedenle hutbede verilen mesajlar sadece minberde değil, her makamda, her masada, her vicdanda yankılanmalıdır.”